Anayasa ile Korunan Bir Temel Hak: Dilekçe Hakkının Kullanılması

Değerli avukatımız Sinem Çebi’nin kaleme aldığı “Anayasa ile Korunan Bir Temel Hak: Dilekçe Hakkının Kullanılması” adlı makalesine göz atın!


Anayasa ile Korunan Bir Temel Hak: Dilekçe Hakkının Kullanılması

Anayasa ile Korunan Bir Temel Hak: Dilekçe Hakkının Kullanılması

09.11.1982 tarihli, 17863 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası; başlangıç metninde, her Türk vatandaşının Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanma, hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğunu belirterek her Türk vatandaşına “Temel Haklar ve Ödevler” tevdi etmiştir.

Bu nedenledir ki esas olarak yazılı, genel, sürekli ve soyut hukuk kuralları olarak nitelendirilen, aynı zamanda hukuki, sosyal ve ekonomik her türlü ilişkiyi düzenleyen yasalar, Anayasa ile belirlenen esaslar çerçevesinde yasama organı tarafından hazırlanmakta, bu temel hak ve ödevlerin çerçevesini belirlemektedir.

Kişi dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme, din ve vicdan hürriyeti gibi haklar herkes tarafından bilinen temel haklar olmakla birlikte “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” da günlük hayatta en sık kullanılan ve belki de anayasal bir zeminde korunduğu bilinmeyen temel haklardandır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74. maddesi şöyledir;

“Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.

 Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu gecikmeksizin, dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir...”

 Gerçekten de dilekçe hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Siyasi Haklar ve Ödevler” başlığını taşıyan bölümünde yer alan hak arama özgürlüğünün gerçek anlamda kullanılmasına olanak tanıyan önemli haklardandır. Anayasa, her Türk vatandaşına dilek ve şikayetlerini ya da bilgi edinme taleplerini ilgili makamlara yazılı şekilde sunabilme hakkı sağlamış olup yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu anayasal hakka dayanmak suretiyle muhtelif yasalar düzenlemiştir;

  • 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunu, Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden yabancıların, kendileri ve kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri konusunda yetkili makamlara yaptıkları başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlemin safahatı hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içinde gerekçeli olarak cevap verileceğini hüküm altına almıştır.
  • 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, herkesin bilgi edinme hakkına sahip olduğunu hüküm altına almış olup kendisinden bilgi talep edilen kurum ve kuruluşların, her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlü olduğunu ifade etmektedir.

Kanunlarla detaylandırılan bu anayasal hak, ticari bir ihtilafın yürütülmesi esnasında taraflarca Mahkeme’ye sunulan dilekçeler teatisinde kendini gösterebileceği gibi adli sicil kaydı talebini içeren formun ilgili kuruma sunulması ya da yazılı bir dilekçe ile çalışılan bankadan hesap ekstresi istenmesi şeklinde dahi günlük hayatta kendini gösterebilmektedir.

“Kamu kurumu” olan gümrük idareleri bakımından da mükelleflerin talepleri ile ilgili başvuruda bulunmaları ve kendileri veya faaliyet alanlarıyla ilgili konularda bilgi edinme haklarını kullanmaları, bu anayasal hak kapsamında değerlendirilecek olup sahip olduğu “kamu kurumu” sıfatı ile gümrük idarelerinin, eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkeleri temelinde, bu talepleri etkin ve süratli şekilde sonuçlandırmaları, hukuk devletinin en temel niteliklerindendir.

Nitekim günlük hayatta dahi sıklıkla karşılaşılan bu anayasal bir hakkın koruma altına alınabilmesi için yasa koyucu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi” başlıklı 121. maddesi ile “Kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.” hükmünü getirmiştir. Anılan hüküm ile bireylerin Anayasa ve yasalar tarafından kendilerine tanınmış bulunan dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesine yönelik fiillerin önlenmesini amaçlamıştır.

Sonuç olarak; anayasal zeminde korunan ve engellenmesi cezai müeyyideye tabi tutulan “dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkının” kullanılması, bireylere bir anlamda ilgili kurumları denetleme yetkisi verirken, bu talepleri yerine getiren kurumlara da şeffaflık imkanı sağlamaktadır.